Ben Kimim?
Bazen kendimize sorarız: ben kimim? Nasıl biriyim veya nasıl olmalıyım?herkes nasıl bu kadar rahat, ben niye sürekli hata yapacakmış gibi, ayıplanacak mışım gib, her an rezil olacak mışım gibi gergin diyaloglar kuruyorum? Sürekli birilerinin gönlünü yapmak istiyorum. Aman bana kızmasınlar, darılmasınlar ve uzak olmasınlar diye her istediklerine evet diyorum. Böyle olunca da mutsuz oluyorum. Sanki içimde birkac tane ben var…
Evet, bizim içimizde 3 parça hal vardır:
- Çocuk modu,
- Ebeveyn modu,
- Yetişkin modu.
Çocuk ve ebeveyn modu aslında S.Freud’a göre ID ve SÜPER EGO dediğimiz kısımdır. Çocuk modu (ıd) mantık süzgecinden geçmeden ve anında iç güdüsel olarak bir şeyleri yapmak ister, olmadığında da sürekli sorun çıkarır. Kurallar devrede yoktur. Bu arada bütün çocuklar ID kontrolündedir. Bu yüzden düşünmeden ve ani tepkiler verirler. Engellerle karşılaştıklarında sorun çözmek, başka yol yöntem bulmak yerine sorun üretir, ağlar, kızar, küser ve olay çıkarırlar.
Ebeveyn modu da (süper ego) Sorun merkezli olaylara bakar. Bir ebeveyn gibi ilişkilerinde eleştiriler, beğenmemeler, akıl verme, sürekli bir kontrol, kusur bulma ve suçlama vardır. Bazı zaman da cezalandırmak ister. Bu mod da baskın tepkiler vardır. Sözünün geçerli olmaması aynı şekilde abartılı tepkilere sebep olur. Sorun merkezli olaylara yaklaşılır.
Her iki mod da sorunu konuşup çözmek gibi görünse de aslında çözmek gibi bir niyetleri yoktur. Sorun merkezli konuşmalar olur. Ancak çözümü karşıdan bekler ve karşıya çözüm bulması için diretir. Her iki taraf da istediği olsun derdindedir. Mantık yoktur. Uzlaşı yoktur. Şikâyet ve suçlama vardır. Yani yetişkin mod zayıftır.
Freud’a göre yetişkin mod EGO’dur. Bu ego kişisel gelişimcilerin bahsettiği ego değildir. İnsanın yetişkin tavırlar sergilemesi için ihtiyacı olan ve yaşadığı sorunlara saplanmadan yol alabilmesini sağlayan iradesi ve mantığı olan ego’dur. Yetişkin modda ise kişiler sorunlara rağmen orada kalmayarak çözüm amaçlı, sonuç odaklı formüller arar. Ve bunu nasıl çözebilirim diye alternatiflere odaklanır. Yetişkin mod sorunları halledebilen, duygularını yönetebilen ve sağlıklı kararlar verebilen yanımızdır. Bunun aktif olması için çocuk ve ebeveyn modunda gidip gelen, sorunlara takılmış yönümüzü bırakıp bilinçli olarak yetişkin modunda kalmaya çabalamak ve iki mod arasında yok olmamak için düşünce kısmını çözüme odaklamak gerekir. Burada duygu ve düşüncenin esiri olmak yerine irade ile birlikte mantığı, yani çözüm arayışını devreye sokmak şarttır.
Biz hayatımızda anne, baba ve kardeşlerle olan ilişkilerimizi biliriz. Ve bildiğimiz bu üç ilişki biçimi ile yakınlarımızla diyalog kurarız. Ailemizle nasıl diyalogda isek öyle de çevreyle bağ kurmaya devam ederiz. Karşımızdaki insanları ailemizdeki anne, baba veya kardeş yerine koyup farkında olmadan doğduğumuz andan itibaren öğrendiğimiz ilişki biçimi ile onlara davranırız. Ve küsmeler, alınmalar veya karşıdan beklentiler, hatta yaptığımız fedakarlıklar, yardımlar bile bu yüzden olur. Karşı taraf da bize istediğiniz gibi davranmaya mecburmuş gibi algılarız. Bu da ilişkilerde büyük beklentilere veya bizde baskılara yani hayatımızda sorunlara sebep olur. Sorun olmaması için karşımızdaki insana ailemizdeki kişilerden kimin rolünü yüklediğimizi fark etmek lazım. Bu karşıya bir yüktür. O hangi rolde, ben onun karşısında hangi roldeyim? Niye bunları yaşıyorum? Niye konuşamıyorum veya sorunları çözemiyorum? Bu ilişkide karşıya verdiğim rol ve o rolden beklentim nedir?
Ben kimin gözüyle kendime bakıyorum? Annemin mi, babamın mı, kardeşlerimin mi?
Çünkü bizler ailede 3 tip ilişki biliyoruz. Başka bilgimiz yok. Ancak hayat içinde tecrübe ederek farkındalık kazanır ve bu sayede zamanla olgunlaşırız. Ve bu sayede otomatiğe bağlanmış, hatta sorgulanmamış kalıp ilişkilerden kopup ayrılırız . Aslında ben kendime kendi gözümle bakınca çatışma yaşamam. Ama başkasının (anne-baba-kardeş) gözüyle kendime baktığım sürece kendimi suçlarım. Onların cümlesi ve yorumları ile kendimi eksik veya değersiz bulurum. Ben kendime kendi gözümle bakmadığım sürece kendime karşı acımasız ve merhametsiz olurum. Kendimi beğenmem, eksik bulurum, eleştirip aşağılarım. Bu yüzden kötü hissettiğim zamanlarda kimin gözüyle kendimi değerlendirdiğime bakıp hemen kendime kendi gözümle yaklaşmam gerekir.