Evlilik Dışı İlişki
Evlilik, eşlerin birbirini seveceği, sadık kalacağının vaadi ve akdidir.
Evlilik dışı ilişki diye ifade edilen şey bu nikah akdinin, o sözün bozulduğu üçüncü bir kişinin devreye girmesidir. Yalnız şunu belirtmek isterim, sadakatsizlikle aldatma iç içe olmakla birlikte farklıdır.
Sadakatsizlikte bir üçgen vardır. Üçüncü kişinin devreye girip eyleme dönmüş hali sadakatsizliktir. Aldatma ise, sadakatsizliği inkarla o durumu devam ettirmektir. Burada kasıtlı ve bilinçli bir eylem vardır. Ve bu, gerçekten kişisel ve ahlaki alt yapısı olan bir sorundur. Aldatmanın içinde kasten sadakatsizlik, yalan ve sahtekarlık vardır.
İnsan yaradılışı itibariyle tek eşliliğe uygundur. Ancak bazı kültürler çok eşliliği onaylayabiliyor. Bazı yaşanan olaylar yine toplumsal yapı olarak mal edilmemeli, normalleştirmek için bu tür durumlar kullanılmamalıdır. Kişiye ve olaya bağlı farklılıklar olabilir. Bunlar genel kabul edilemez.
2-4 yaş aralığında aidiyet duygusu gelişmeye başlar. Çocuklar her şey benim demeye başlar ve gittiği yerden oynadığı oyuncağa kadar sahiplik iddasında bulunur. Bunun adı aidiyet duygusudur ve ilk o dönemde oluşmaya başlar.
ABD bir dönem serbest eşlilik uygulamaları da çıkmıştır. Yani eşler evli iken başka ilişkiler yaşama özgürlüğü koyulmuştur. Bu özgürlüğün ilişkiye iyi gelme düşüncesiyle yapılan bir çalışmadır ve sonuç doğal olarak olumsuzdur. Evlilik ilişkisini karşılıklı serbest bırakmak aidiyet duygusuna terstir. Çünkü insanlar benim evim, benim arabam, benim eşim, benim çocuğum der. İşte bu psikolojik ihtiyaçtır. Kayınvalide-kayınpeder kavgaları da aidiyet duygusundan çıkar.
Bir erkek çok eşli olma isteğine yatkındır, içsel olumlu da bakabilir. Ancak bir erkeğin gerçek gücü, bedenen değil, iradesi ile ilgilidir. Çok eşlilik erkeğin aklına gelse de, önemli olan bunu davranışa döküp dökmemektir. İnsan ile hayvanı ayıran en temel özellik sadakat ve iradedir. Her istediğini yapma isteği hayvanlara aittir. Frontal korteks, yani ön beyin sadece insanda vardır ve bu alan kişinin mantık ve iradesiyle ilgili bölümdür.
Aldatma fizyolojik ve psikolojik şeklinde ikiye ayrılır. Fizyolojik kısım hayvani olan dürtüdür. Psikolojik alan ise, bir erkek ve bir kadın birbirine hissettiği güçlü hormonel altyapısı da olan özel bir duygudur. Cinselliğin de sınırları ile birlikte duygu boyutu vardır. Bazı ilişkilerde ve bazı durumda bu ortaya çıkmalıdır. Bu olmazsa ciddi bir sorundur. Sırf cinsel dürtü ile olan bedensel ilişkide psikolojik yönden sıkıntı vardır. Dürtülerini durduramama hali de bir hastalıktır. her iki durumda da hastalıktan bahsedilebilir.
Bir insan, bir şeyin anlamını beyninde değiştirirse davranış da tümden değişir. Erkekler genelde aldatmayı bir skor olarak görür ve sayının fazlalığı övünç kaynağıdır. Toplum içinde, dolaylı olarak erkeklerin birbirini onaylaması da ayrı bir sorundur. Ancak övgü kaynağı sayılan bu skor, sanıldığı gibi iyiye işaret değildir. Dengesiz, duygusuz ve tutarsız birliktelikler çok net kişilik bozukluğu belirtisidir.
Evlilik canlı bir varlık gibidir. Hep bakım ve ilgiye ihtiyaç vardır. Evlilik, emek isteyen birlikteliktir. Evliliğe verilen anlam, o ilişkideki davranışı da etkiler. Evliliğini bitirmek, öldürmek isteyenlerin aldatmadan çekinmediği de görülmüştür.
Peki insan niye aldatır?
Bazıları heyecan yaşamak için yapar. Genelde evliliğini yenilemeyen çiftlerde görülür. Paylaşmanın azaldığı ilişkiler bireyi dışarıya yönlendirir. Evde kendini dinlemeyen ve aşağılayan eş, dışarıda kendini dinleyen bulup aynı zamanda anlaşıldığını düşündüğünde adım adım sadakatsizliğe doğru gider. Kadın veya erkek olsun, kendini o ilişkide değersiz hissedenler yani duygusal açlık içinde olanlar, eğer bilinçli değillerse bu hatalara kolay düşmektedir.
Çoğu erkeklerin birbirine kaç kadınla birlikte olduğu konusunda hava atma sebebi, aslında kendinin önemli ve değerli olduğunu vurgulamak amacıyladır. Yani konu cinsellikten çok değerli ve özel olmakla yakından alakalıdır. Maalesef ruhsal hastalığa ve aile yıkımlarına sebep olan bu ‘değerli olma yöntemi’ baştan sona arızalıdır.
Evliliğinde ne yaşarsa yaşasın, aldatmayı kendine yakıştırmayan ve ilişkisine bu lekeyi sürmek istemeyenleri takdir etmek gerekir. Çünkü gerçekten herkesin harcı değildir. Aldatma, kişinin kendi doğruluğu ve kendi psikolojisiyle ilgili bir durumdur. Bir evlilikte o ilişki boşanmaya doğru gitse bile, aldatmayı tercih etmeyenler, sadece dürüst insanlardır. Dürüst bir insanı, kendi ilişkisine aldatma yaşatmadığıyla çok net fark edersiniz.