Kadınlar Çalışmalı mı?
Şunu baştan belirtelim ki; çocukları ve eviyle ilgilenen, onlara değer veren, zamanını paylaşan erkeklerin eşleri kendi içlerindearayış içine girmez.
Duygusal değersizlik çoğu sorunun başlangıcıdır. Çünkü bir kadın için çalışmayı istemek, ya evdeki maddi sıkıntı içindir veya evdeki güvensiz ilişki yüzündendir. Değer bulmadığı ve maddi/manevi emniyetsiz bir ortam kadını çalışmaya sürükler. Erkekler, özellikle de kendini gelenekçi/dindar diye tanımlayanlar gelenekleri, ayet ve hadisleri kullanıp kadınları baskılamayı kolay yol olarak seçmişlerdir. Böylece eşe ve aileye emek etmeye gerek kalmadan, şahsi istediklerini kadınlara kolayca yaptırırlar. Sorumluluktan kaçan erkeklerde kadına bu tür baskılar daha çoktur.
Çünkü kendi içlerinde hissettikleri değersizliklerini eşine yansıtmak için canı istediğinde evde kavga çıkarıp huzur bozma özgürlüğünü bu kanalla da garantilerler. Özellikle kadının da yaşadığı kültüre dair belli bilinç alt yapısı yoksa bu oyuna kolay gelir. Peygamber Efendimizin eşleri aktif ve meslek sahibi olan kişilikli, hakkını arayan, gerektiğinde tartışan ve araştıran kadınlardı. Peygamber olmasına rağmen eş konumunda itirazları da vardır. Kendi içsel iniş çıkışları sebebiyle kadının itirazını farklı yorumlayan, kendi egosunu tatmin etmek için farklı fikre tahammül edemeyen, bu farklılığı aile huzursuzluğuna veya eşinin kötü olduğuna bağlayan erkekler oldukça fazladır. Yine bu farklılığı gurur yapıp eşine kafayı takan, uğraşan erkek de çoktur.
Burada önemli olan kadına çalışmak, üretmek adına kaliteli imkan ve ortamlar sunmaktır. Kadıni evde yok saymak yahut eve hapsetmek çözüm değil, aksine sosyolojik ve psikolojik ciddi bir sorundur. Bir mekana bağımlı yaşamak, insan fıtratına da aykırıdır. Erkeklerin diğer bir oyunu da kadının kadınlığına değil anneliğine odaklanmasını sağlamaktır. Anneliği öne çıkararak kadını cepte tutmak niyetiyle kendine olan güvenini zedelemek erkeğin işine gelir. Aslında kadın mutlu ve huzurlu olursa aynı ölçüde iyi, kaliteli, özverili bir anne de olacaktır. Bunun için de eşiyle uyumlu bir ilişkiye, evde değer görmeye ihtiyacı vardır. Aile içi sorunlarının erkek ve kadın cephesinde bir çok basamakları vardır. Her ne kadar bu yazıda genelleme üzerinden gitsek de, bu konu detay ele alınmalıdır. Ancak Kadının mutlu ve huzurlu olmasından ürken, aslında kendiyle sorunu olan erkeklerdir ve evde bir bahaneyle sürekli sorun çıkarıp eşine değer vermekten kasten kaçınırlar. Ve çoğu da dışarıda harika bir insanı oynarken, evde eşine kafayı takıp huzur vermemeye adeta yemin etmiş gibidir. Halk arasında da bunlara “el iyisi” denir.
Erkek olmak doğuştandır, belki toplumsal kolaylıkları da vardır ama “adam”lık erkek olmaktan farklıdır. Adamlık, sorumluluk duygusu ve bilinci, değer sahibi olmaya bağlıdır. Çoğu kadının evliliğini sürdürme sebebi eşinin ”adam” oluşuyla ilgili değil, sadece mecburiyettendir. Her kadın, bir “adama” denk gelecek kadar şanslı olmadığı için, kadınların meslek sahibi olup çalışması ve ayakları üstünde durması, gerekirse kadın olarak “adam” gibi yaşaması artık şarttır. Çünkü adamlık cinsiyetle değil, haysiyetle olur.