Kıskançlık
Kıskançlık, insanda doğuştan varolan bir duygudur. Birey doğduğu andan itibaren bu duyguyla yaşamaya başlar. Çocuk, model aldığı ebeveyninin tüm davranış ve tepkileri gibi kıskançlık şeklini de gözlemlediği için bu konuda bir fikir oluştururarak kıskançlık duygusunu yerleştirir.
Kıskançlık, bir ilişki sorunundan ziyade aslında bir kişilik sorunudur.
Çocuk ebeveyninden gözlemlediği bu davranış biçimini ilerleyen zamanlarda kendi ilişkilerine de uyarlamaya başlar. Kıskançlık aynı zamanda bir özgüven sorunudur. Kişinin başkalarının hayatı üzerinde kontrol kurma çabası diye de tarif edilebilir.
Kıskançlığı ikiye ayırabiliriz:
- Sahip olduğumuz kişiyi kaybetme korkusuyla yaşanan kıskançlık
- Başkasında olan ve bizim sahip olmadığımız şeye olan kıskançlık
Kıskançlığı bir hastalık olarak tarif etmek için yansıma derecesine bakmak lazım. Kişinin kendine ve karşısına zarar vermesi, bu duyguyu hastalık boyutuna taşır. Hiç kıskanmamak da doğal değildir ve kişiye kendini önemsiz, değersiz ve sevgisiz hissini yaşatır. Kıskançlık seyri ve dalgalanması bu sorunda önemlidir. Hiç kıskanmıyorken birden kıskanmaya başlaması veya çok kıskanıyorken kıskanmamaya başlaması durumları incelenmelidir.
Kıskançlık ilişkilerde sevgi sebebi gibi algılansa da aslında kıskançlık bir sevgi tesbit ve ispat göstergesi değildir. Kişileirn kıskançlığı besleyecek, alevlendirecek tutum ve davranışlardan kaçınması yine ilişkilere olumlu yansıyacaktır. İlişkilerde mutlaka açık, şeffaf ve net olunması bu sürecin daha rahat atlatılması ve güven temelli bir ilişki için gereklidir.
Kişinin kendine ve karşısındakine olan güven sorunu kıskançlıkla birleşince bireyin kendini başka konularda da yetersiz ve güçsüz hissetmesine sebep olabilir. Bu da şiddet, öfke patlamaları, baskı, hırçınlık ve kötü alışkanlıklar şeklinde sıkıntılı dışa vurumlara sebep olur.
Kıskançlık kişideki güven sarsıntısıdır ve ilişkileri gerçekten olumsuz etkiler, evliliklerin bitmesine kadar da gider. Psikoterapi ile kıskançlık konusunda yol alabilmek mümkündür. Kıskanan kişinin öncelikle kendine dönüp bakması ve bu kıskançlığın asıl kaynağını farketmesi önemlidir. Kıskançlığın çocukluktan gelen bir aktarım veya sonradan olan bir durum olup olmadığı ayrımı ve farkındalığı da gereklidir. Kişi kendisi ve kıskançlık yaşadığı kişiyle bu sorunu halletme yoluna da gidebilir. Fakat bu konunun yola girmesi, sabır ve zaman isteyen bir süreçtir.
Kıskanan kişinin kıskandığı kişi hakkında senaryolaşmış ve gerçekliği olmayan suçlamalar yapması, gitmediği yerlere gittiğini ve yapmadığını yaptığını iddaa etmesi psikiyatrinin alanıdır ve mutlaka ilaç destekli psikiyatrik yardım alınması gerekir.