Yanardağ Gibi Kadınlar
Aslında yanardağ patlamadan önce kendine has sarsıntısı, gürültüsü ve dumanları ile işaretler verir.
Bazı kadınlar yanardağ gibidir. Yüksek tepesinde içi kaynarken sessiz sessiz her doğa olayını, yazları kışları yaşar. Uzun süre de patlamazlar. Herkes o yanardağın bir gün patlayacağını çok iyi bildiği halde, yine de etrafındakiler hiç patlamayacak gibi rahatlıkla yaşamlarını sürdürür ve evlerini, geleceklerini, yerleşimlerini oralarda yaparlar.
En verimli topraklar, en bereketli tarım alanları o yanardağların eteklerinde oluşur. Herkes yanardağın etrafındaki o doğal, kalitesi yüksek toprak verimliğinden istifade etmek için orada yatırımını yapar, yerleşimi tercih eder. Fakat yanardağ patlamaya başladığı andan itibaren etrafında en yakından en uzağına kadar aleviyle her yeri kaplar, yakıp kavurur. Lavlar o kadar kuvvetli bir ateş halindedir ki, denize dökülen o lavlar en derin sularda bile yanmaya devam eder.
Aslında yanardağ patlamadan önce kendine has sarsıntısı, gürültüsü ve dumanları ile işaretler verir. İlk belirtilerden durumu anlayanlar erkenden o bölgeyi terk ederler. Çünkü beklenen gün gelmiştir. Bir süre sonra o alışılmış sessizlik, tam tersine lavlar saçan, her yeri cehennem ateşine döndüren, kontrolde tutulamaz, can alan, yıkan ve korkutan bir hale dönüşür. Israrla yanardağ yakınlarında hayatını idame ettirenler, artık canlarını kurtarmak için kaçışmaya başlar. Nasıl ki, bir yanardağın patlamaya başlaması uzun zaman alırsa, içinde birikmiş o alevleri içinden atıp püskürtmesi, sönmesi de yine zaman alır.
İşte bazı kadınlar böyle yanardağ gibidir…