Bilinçaltı ve Döngüleri
Bilinçaltı dediğimiz şey, aslında bizim sadık hizmetçimizdir. Doğruyu-yanlışı, haklıyı-haksızı ayırt edemez. Sınıflandırma yetkisi de yoktur.İnsanoğlu doğduğu andan itibaren saniyede binlerce veri alır ve kaydeder. Dışarıdan aldığı sinyallari kişinin kendince yorumlaması sonucu, kendi penceresiyle görüp adlandırdıklarını bilinçaltı denilen mekanizma alır ve emre uyar. Asla sözümüzden çıkmaz. Gönüllü emir erimizdir.
Hal böyleyken, bilinçli yaptıklarımız, bilinçaltımıza kodlamalarımız sonucu ise, yaşadıklarımız bizim tercihlerimiz midir?
Diyelim ki gidecegimiz bir yer var ve o yerin adresi elimizde mevcut. Taksiye binip yola çıktığımızda, biz rahat otururken şöfor kağıtta yazılı adresi arar, bulana kadar markete-benzinliğe-birkaç kişiye sorar ve mutlaka gitmeye karar verdiğimiz yere bizi ulaştırır. İşte bilinçaltımız da aynen öyledir. Eğer adresi doğru-açık ve net sonra, niyet dediğimiz başlangıcı yapmak ve gayret kısmını devreye sokmak, yani çarkı döndürmeye başlamak kolay olacaktır.
İnsanoğlu alın teriyle, emekle doğar, aynı şekilde alın teriyle, emekle ölür. İlk ve son nefeste bile bir çaba, gayret vardır. Başlangıç ve bitiş arasındaki o süre zarfında hayal penceresi açıldığında içinden bir ses konuşur, bir kalem yazar durur. Döngüler açılır. Çocukluk döneminde bu kayıtlar, aile içi iletişim ve bu iletişimin kayıt yorumu olan algılar, kavram ve önyargılar, neredeyse geleceğimize hükmeden güçte negatif veya pozitif boyutunda oluşabilir.
Çoğu zaman engel gördüğümüz belki bizi yoran,adını koyamadığımız hallerimiz çoğunlukla eski kayıtlar ve beraberinde alışkanlık oluşturmuş davranışlardır. Belli bir dönemden yani kendimizi kontrole almaya başladığımızdan bu yana, bilinçaltına kodladıklarımız, ileriye dönük-yapılandırıcı-getirici ve üretici olduğu sürece hiçbir sorun yok. O zaman hayal takılarını da al, süsünü tak takıştır. Bununla birlikte yakıştır. Yakıştır ki, bilincin ve bilinçaltın da etkilensin, kayda geçsin. Gayret-mücadele olarak farklı farklı adlandırılan o enerji, motivasyonu oluştursun..
Temel nokta, ilk adım niyettir. Olumlu ve faydalı bir işe niyet etmek, ömür denen süte hedef denen mayayı çalmaktır. Sonrasında mayanın tutması için sıcaklığın yani yol almanın, sürecin devamlılığı gerekir.
Hayal kurmak, hayalci olmak toplumda çok rağbet gören terimler olmasa da, insanı motive eden bir etkendir. Hedefi, inancı, sonucu hayal etmek farklı, hayal perest olmak farklıdır. Birinde niyet belli ve amaç, emek, eylem vardır. Diğerinde ise hazırcı, pasif bir beklenti vardır. Eğer hedefi bir okla tam isabet ettirmek istiyorsak, öncesinde gerekli çalışmaları yapmak, bununla birlikte alt yapı denilen gerekli donanımlara sahip olmak lazımdır.Süreç zarfında hedefi bulmayan oklardan pes etmemek, bilakis alternatifi arttırarak gayreti güncellemek lazım. Sistemli, bilinçli-inançlı yol almak, hedefe ulaşamama riskini sıfırlar.
İnsanın kendisini oluşturan ana kumanda dediğimiz beyni sürekli bir alış-verişte ise, bu ticarette ne alıp sattığımızı ve kime ne verdiğimizi, ürünün nereden gelip nereye gittiğini bilmeden olmaz. Beyin şirketini iyi koordine etmeden sermayeyi koruma, kar etme, büyüme şansının da olamayacağını bilmemiz lazım..
İşte bu sebeple yapılanmamızı anlamak, kendi farkındalığımızı geliştirmek, bilinçaltıyla diyaloğu aktif tutmak ciddi önem arzeder ve adına yaşam dediğimiz süreçte, bazen karanlık dönemeçlerde bize fener tutar.