Saygı ve Sevginin Duruşu
İlişkiler üzerine sürekli konuşulur. İyi ilişki, kötü ilişki.. olması gerekenler, olmaması gerekenler.. Liste uzayıp gider.
İnsanoğlu var oldukça ilişkilerle birlikte kadın erkek farkları ve benzerlikleri, sürtüşmeleri konuşulmaya devam edecektir. İlişkiler ve iletişim insanın büyüme yolculuğunda düse kalka tecrübe etmekle birlikte birikim yaptığı en kıymetli alanlardandır.
Saygı ve sevgi olmazsa olmaz deriz. Evet, olmaz! Bir ilişkide sevgi saygı şart.. Peki nasıl olursa sevgi vardır veya yoktur. Ne varsa saygı vardır ve yoktur? Nerden anlarız bir ilişkide sevgi ve saygının olduğunu?
Öncelikle bireysel olarak sevgi ve saygı bizim için ne ifade ediyor onu bilmek gerek. ‘’Benim için sevilmek ne demek ve sayılmak ne demek’’ sorusunun cevabını bulmanız gerekiyor. Çünkü bunlar kişiye göre değişkenlik gösterebiliyor.
Kimine göre sevmek diğerinin hayatında, kararlarında aktif yer almak ve yönetmek iken bir başkası için böyle bir yaklaşım tahammül edilmez bir baskı anlamına gelebiliyor.
Yine birine göre saygı kişinin ilişkideki bireysel özgürlüğü ve kendini ortaya koyması için gerekli destek anlamına gelirken, diğeri için bir başıboşluk ve soğukluk, uzaklık anlamınıtaşıyabilir.
Saygının ve sevginin el ele olduğu yerde güven de vardır. Güven saygı ve sevginin inşasında iyi bir harçtır. Ve olduğu yeri sağlamlaştırır.
Sadece saygının hakim olduğu bir ilişkide aradaki resmiyet, mesafe ve bireysellik dikkat çeker. Bireyler kendi dünyalarına diğerini dahil etmekte zorlanır, daha doğrusu istemez. Çünkü ciddi bir sınır vardır, o sınırı geçmek saygıyı ihlal etmektir onlara göre..Eşinin bireysel zorlantı ve çabası onun gündemini meşgul etmez. Zaten etmemeli.. Çünkü ona göre herkes birey ve sorumluluklarını yerine getirmeli, kimseye yük olmamalıdır. Bu yaklaşımı görev bilinciyle karıştırmamak gerekir. Saygısı olan kişilerin çoğu görevlerini yerine getiren sorumluluk sahibi insanlardır. Görev ile duygusal yakınlık , gönüllülük başkadır. Saygı kısmı baskın olan ilişkilerde görev bilinci vardır ve onlara göre ihtiyaçlar karşılandıktan sonra ortada sorun yoktur. Çoğu kişi için sevgi yüz göz olmak ve sınırların ihlali anlamına da gelir. Ve böyle ‘’fazla yakın’’ bir ilişkide olmak istemezler. Bu kişiler sadece eşlerine değil, çocuklarına da böyledir. Görev bilinci olmakla birlikte orada duygu ve duygusallık yoktur ve buna da ihtiyaç hissetmez. Böyle bir ilişkide eşlerden biri sahiplenmediği, sevilmediği ve ilişkide yalnız kaldığı için ciddi şikayet halindedir. Duygunun olmayışı çiftleri birbirine uzak tutar. Görünürde her şey yolunda gitse bile eşler birbirinin gönlüne yer etmediği için tam bir birliktelik gerçekleşmez, bütünü arayan insan duygu olmadan kendini rahat ortaya koyamaz.
Etrafta sıkça duyduğunuz ‘’eşim iyi bir insan aslında, ama beni anlamıyor, farklıyız’’ lafları size de tanıdık gelecektir.
Bu konunun detay alt başlıkları, analizi var. Ancak o konulara daha farklı başlıklarda değineceğim.
Bir de içinde saygı olmayan sevgiye bakalım:
Burada da fazla müdahale ve kontrol hatta baskı dikkati çeker. Eşinin ve çocuklarının olur olmaz her şeyine karışmak ve yönetmek bu kişiler için sahiplenme ve sevgi anlamına gelir. Şikayet olursa da alınır ve onları anlayamazlar. Yine ‘’millet eşinin ilgisizliğinden şikayet eder, ben sizin her şeyinizle ilgileniyoru. Kıymete geçmiyor’’ cümleleri tanıdık gelecektir. İnsanın hayatına hükmetmek, bir başkasının yerine karar vermek onlar için sevgi ve sahiplenme emaresidir. Bireyin kendi tercih ve kararlarına saygı duymayan, ilişkideki mevzuları halletmek, paylaşmak ve ortak karar almak yerine bireysel olarak herkesin yerine karar veren kişiler bir süre sonra yanındakileri bunaltıp yorar, uzaklaştırır ve ilişkide krizler artıkça artar.
Tek başına saygı ve sevgi ayakları kırık koltuk misali insana rahat vermez, güven vermez ve yorar. Bir ilişkide sürekli korkarak ve sürekli yalnızlık duygusu ile baş etmeye çalışarak yaşamak insanın yaşam enerjisini tüketir ve umutsuz yapar. İlişkinin geleceğine karşı güveni yerle bir eder.
Güven konusu başlı başına ayrı ele alınması gereken bir konudur. Birçok aşamaları vardır. Şimdi burada sevgi ve saygı ile ilgili kısmını not geçmek istiyorum.
Sevgi ve saygı bir ilişkide olmazsa olmaz diyoruz. Bununla birlikte sevgi ve saygı kısmında güvene ihtiyaç olunan yer kendini gerçekleştirme ve karakter kısmıdır.
Kendini bir ilişkide var edebilen, rahatlıkla ortaya koyabilen bireyler ilişkisine sahip çıkar. Çünkü o ilişkide korku ve kaygı yoktur. Maskeye de ihtiyaç yoktur. Çünkü orada yargılanma gibi bir tehdit bulunmaz. Güvenin ilk maddesi budur.
Aynı şekilde bir ilişkide muhatabın karakterine güven, yani sözünü tutmasına ve hata yaptığında yine bunu ifade edebilecek açıklık ve dürüstlükte olması saygı ve sevginin birlikteliği için oldukça kıymetlidir. İlişkide gizli gündemlerin veya değiştirme çabalarının olmaması ilk maddedeki gibi aynı derecede bireylere güven verir.
Tek başına sevgi ve tek başına saygı ilişkiyi yürütmeye güç yetiremez. İkisinin iş birliğine ihtiyaç vardır. Ara sıra sorunlar çıksa da saygı ve sevginin olduğu yerde uzlaşı ve samimiyet vardır. Bu sebeple diyoruz ki; saymadığınız kişiyle asla evlilik yolculuğuna çıkmayın. Yine hürmet, saygı duysanız bile sevmediğiniz biriyle hayat arkadaşlığına girişmeyin. Çünkü ikisi de gerçekten yorucudur. Görevi yerine getirip o göreve duygu ve duygusallık katmayanlar hem kendilerini, hem de karşılarındakini gerçekten ruhsal olarak yorarlar. Bununla birlikte sadece duygu ile de ilişkiler yürümez.
Söz hakkı vermediğiniz ve baskıladığınız, kimliğini yok saydığınız bir ilişki can bulamaz, yeşermez ve nefes alamaz.
Bir ilişkide karşılıklı yaşam hakkı vererek, birlikte büyüyerek ve sınır ihlali yapmadan yaşamak, sadece görevi yerine getirmek değil, gönüllü yani duygu dolu ilişkiler için önce saygı ve sevgi diyoruz.
Güven rüzgarını arkanıza alıp saygı ve sevgiyi birlikte kucaklayıp ilişkinize taşımanız dileğiyle..
Psikoterapist Ayşegül Keskin